SUÇLU KİM?

Yakın zamanda yaşadığımız İzmir depremi hepimizde derin yaralar açtı. Hepimiz kahrolduk, üzüldük, dua ettik ama birçok insanımız şuan hayatta değil. Yaşanan mucizeler bir nebze olsa da bizi sevince boğdu. Gönül isterdi ki hiçkimseye birşey olmasın ama, gözünü para bürümüş, yapması gereken işi tam anlamıyla yerine getirmeyen insanlar yüzünden çürük binalar tuzla buz oldu. Bu deprem sonrası herkes gibi benimde aklıma gelen ilk şey, BEKLENEN Büyük Marmara depreminde nasıl bir tabloyla karşılaşabileceğimiz oldu. Rabbim en az hasarla atlatmayı nasip etsin ama çok büyük bir yıkım olacağını herkes zaten söylüyor. 

Peki suç kimde? Her deprem sonrası akla gelen ilk kişi tabi ki müteahhit. Okuduğum birçok yorumdan sonra bazı yanlış bilinen bilgileri de gördüğüm için, bu işlerle (inşaat) uğraşan biri olarak inşaat nasıl yapılır, kimin nerede nasıl sorumluluğu vardır anlatmaya çalışacağım. Konusunda uzman olup, burada yanlış olduğunu düşündüğü bilgiyi benimle paylaşan olursa mutluluk duyarım.


İnşaatın ana sorumlusu müteahhittir. Müteahhitin kelime anlamı; sözleşme ile üzerine görev aldığı işi veya projeyi gerekli yöntemle bitirme sorumluluğu alan kişiye verilen isimdir. Müteahhit olmak için herhangi bir özellik gerekmiyor maalesef ülkemizde. Parası olup, ben bu işi yapmak istiyorum diyen herkes Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerine baş vurarak Müteahhitlik Yetki Belgesi alabilir. Bu yüzden  ülkemizdeki müteahhit sayısı, toplam Avrupa’nın neredeyse 10 katı. 


Yetki Belgesini aldık, hadi inşaata başlayalım. Bireysel olarak tek katlı bir bina dahi yaptıracak olsanız bile öncelikle bir müteahhit ile anlaşmanız gerekiyor. (Köy gibi küçük yerleşim yerlerinde projeyi çizen inşaat mühendisi ana sorumlu oluyor bildiğim kadarıyla.) Müteahhitin ilk işi, inşaat mühendisi ile anlaşarak projelendirmeyi başlatmak. Proje çizilmeden önce arazi etüdü yapılarak toprağın dayanıklılığı test edilir. Ayrıca arazinin imar durumu konuşularak kaç m2, kaç katlı inşaat olabileceği hesaplanır. Kabaca bir proje belirlenir, müteahhit veya yapı sahibi onayı alındıktan sonra inşaat mühendisi projeyi çizmeye başlar. Statik ve Mimari olmak üzere iki tane proje çizilir. Bunlara ek bir de elektrik projesi çizilir. Statik proje ana yapıyı gösteren, temel yapısı, kolon, kiriş detayları, demir ve beton kullanım detaylarının yer aldığı projedir. Mimari projede ise binanın iç ve dış yapısının detayları (duvar bölmeleri, kapı, pencere, mantolama, vb.) yer alır. Yani ana etken statik projedir. Bu projelerin çizimi tamamlandıktan sonra gerekli mülki ve idari birimler tarafından kontroller yapılır ve proje, şartları karşılıyorsa onaylanarak müteahhite teslim edilir. Müteahhitin görevi projede yer alan tüm detayları ile inşaatı tamamlamaktır.


Daha öncede belirttiğim gibi müteahhitin inşaat konusunda herhangi bir bilgisi olmayabilir. Ana görevi, maddi gücünü kullanarak personel ve malzeme ihtiyacını karşılar ve gerekli mercilerle koordine kurarak inşaatın projeye uygun tamamlanmasını sağlar. İlk iş olarak inşaatın yapımında çalışacak ekip oluşturulur. Bu ekibin en kıdemlisi Ustabaşı/Kalfa dır. Bu ekipteki kişiler bu işi usta çırak ilişkisiyle birbirine aktararak öğrenir. Yakın zamanda Halk Eğitim Kurslarına katılarak belge alma (kalıpçı, duvarcı, demirci) zorunluluğu getirildi ama çoğunda hala bu belge yok. Bu yüzden inşaatı tüm detayları ile eksiksiz olarak yürütmek  “Şantiye Şefi” nin görevidir. Şantiye şefi inşaat mühendisi olup, inşaatın projeye uygun olarak yürütülmesini sağlamak adına müteahhite karşı sorumludur. Bu kişi inşaatın tüm yapımının ana sorumlusudur. Çünkü müteahhit nereye hangi demir kullanılır, hangi beton sınıfı kullanılır bilmeyebilir. Şantiye şefi gerekli kontrolleri sürekli yapar ve “Ustabaşını” gerekli gördüğü yerde uyararak herhangi bir aksaklığa izin vermez.


Gelelim asıl denetim mekanizmasına. Bu sistemdeki asıl denetleme mekanizması “Yapı Denetim” firmalarıdır. Bağımsız kuruluş olan yapı denetim firmaları mülki/idari birimlere karşı sorumludur, yani müteahhitin üstü yetkidedir. Kısacası müteahhit kendi parasıyla kendini dövdürtür. Şantiye şefi belki de hiç inşaata uğramaz, herşeyi ustabaşına bırakır parasını alır çekilir kenara. Nasıl olsa yapı denetim sorumlusu kontrol edecek deyip umursamaz davranabilir. Fakat yapı denetim sorumlusu bunu diyemez. Müteahhit, istediği yapı denetim firması ile çalışmakta serbesttir. Yapı denetim sorumlusu her an inşaatın başında bulunmak zorunda değildir. Genellikle beton dökümünden önce gelir, tüm kontrolleri (özellikle demir kullanımını detaylı inceler)  yapar. Proje dışında farklı birşey görür veya bir eksiklik tespit ederse inşaatı durdurur ve sorunun giderilmesi için ilgililere bilgi verir. Onay vermediği sürece beton dökümü yapılamaz. Yapı denetim sorumlusunun kaçamak yapma şansı da yok, çünkü inşaata gittiğini ve gerekli kontrolleri yaptığını ispat etmek zorundadır. Bildiğim kadarıyla takip cihazları var konum belirleyen ve ayrıca fotoğraf çekerek orada bulunduklarını göstermek zorundalar. Ayrıca inşaata dökülen betondan numune alarak laboratuvarda inceleme yaptırırlar. O an başka bir aksilik yoksa beton dökülür ama sonradan çıkan beton numunesinde olumsuz bir durum tespit edilirse inşaat durdurulur. Bu durdurma bildiğim kadarıyla yıkıma kadar gidebilir.


Şimdi diyeceksiniz ki bu kadar denetleme mekanizması varken bu çürük binalar nasıl yapıldı? Yıkılan binaların tamamı neredeyse eski binalar. Yani 15-20 yıl öncesi binalar. Özellikle 17 Ağustos 1999 Gölcük depreminden sonra yeni kanunlarla denetleme mekanizmaları arttırıldı. Şuan günümüzdeki işleyişten bahsettim ama önceden bu işler nasıl olurmuş pek bilgim yok açıkçası. Yaşanan felaketler bize gösteriyor ki geçmiş yıllarda bu konulara hiç önem verilmemiş. Kaçak, usulsüz ve çürük yapılan böyle binalar şimdi hepimizin kabusu. Önümüzde böyle bir gerçek varken hala yeterli önlem alınmaması, üstüne üstlük birde imar affı çıkarılarak böyle binaların yasal hale getirilmesine ne demeli peki. İstediği kadar sağlam olsun, gökyüzünü delen koca binaların çok büyük bir deprem karşısında hiç yıkılmayacağının garantisi var mı?


Yani arkadaşlar bu işin okumayla, tecrübeyle, en iyisi olmakla alakası yok. Vicdanla, Ahlakla, Namusla alakası var. Evet günümüzdeki sistemi anlattım ama bu sistemde bile birileri kurduğu çarkı istediği gibi oynatmıyor mu sanıyorsunuz.

Peki suçlu kim???

Artık onu da siz bulun...


Burası kendi inşaatımız bu arada, kendimize yapıyoruz. İnşallah Rabbim oturmayı da nasip eder.

27 yorum:

  1. Rabbim hayırlısıyla oturmayı nasip etsin Inşaallah.
    Demek ki suçu tek kişide aramak doğru değilmiş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her işte olduğu gibi bir çark var ve bu çark birden fazla kişiyle oluşuyor. Keşke herkes işini düzgün yapsa değil mi.
      Teşekkürler bu arada, Allah razı olsun

      Sil
  2. Bu hataların ortadan kaldırılması zor biraz. İmam bildiğini okuyacak yine, çark alıştığı tarzda dönmek isteyecek. Katı yaptırımlar gerekiyor. En güzeli kendi evini kendin yapmak. İçine sine sine. Malzemeden çalmadan, çırpmadan. Güle güle oturun. Kolay gelsin...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef daha önce dediğimiz gibi çürümüşlük heryerde var. Arı kovanına çomak sokmak gibi birşey bu, bunu yapacak adam da zor bulunur.
      Teşekkürler iyi dilekleriniz için

      Sil
  3. Yeni yapıların da zarar gördüğünü son İzmir depreminde duymuş olduk. Kimi kime şikayet edelim ki?

    YanıtlaSil
  4. DEPREMİN BU ÜLKENİN GERÇEĞİ OLDUĞUNU KABULLENEREK ONA GÖRE EĞİTİM ONA GÖRE MESLEK ERBABI YETİŞTİRİLMELİ VE EVET BENCE MÜTEAHHİTLER İÇİNDE BİR EĞİTİM ŞARTI OLMALI.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle katılıyorum, her önüne gelen müteahhit oluyor bi eğitim bi kıstas şart

      Sil
  5. Çok güzel bir örnek vermişsiniz, herkes işini düzgün yapsa gerisi Allah'ın takdiri

    YanıtlaSil
  6. hayır ben suçluyum. hayır ben. hayır ben. hepimiz suçluyuz :) spartaküs :)

    YanıtlaSil
  7. Yanıtlar
    1. Gerçek mesleğim Bilgisayar, inşaat baba mesleği bende bir kaç yıldır babamın yanında takılıyorum:)

      Sil
  8. kayıpların yaşanmaması için etkili önlemler almalı..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İmar affı çıkararak çok etkili bir önlem alındı🙄

      Sil
  9. İnsani değerler eğitimi ilk kez ailede sonrada eğitim kurumlarında verilmeli bence...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Para ve makam sevdası olduğu sürece istediğiniz kadar eğitim verin

      Sil
    2. Bu dediğim eğitimleri içselleştiren insanlarda para ve makam sevdası olmayacaktır diye düşünüyorum.Kapitalist sistem ve öğretilenler parayı merkeze koyuyor bana göre...

      Sil
    3. Keşke böyle bir eğitim verilse, eminim faydası olur

      Sil
  10. Yani asıl sorumlu yapı denetim firmaları mı? Müteahhitlerin boşuna mı günahını aldık?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Artniyet yoksa, belirttiğim gibi asıl sorumlu yapı denetim firmaları ama sınırları zorlayan müteahhitlerde illaki vardır

      Sil
  11. Geçen, Toki'nin yıkılan bölgelere geliştirdiği proje görsellerini gördüm. Osmanlı- Selçuklu sentezi projeler ve açıkçası hiç beğenmedim. İzmir'in kimliğine hiç uygun değil. Umarım daha farklı şekilde geliştirilip uygulamaya konulur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tek tek değilde bölge bölge çalışma yapılıp kentsel dönüşüme olanak sağlanmalı fikrindeyim

      Sil
  12. Merhabalar.
    Bugüne kadar depremden zarar gören binalar, bildiğim kadarıyla 1999 öncesi yapılan eski yapılardır. 1999 sonrası inşaat işleriyle ilgili denetimleri artırıcı mekanizmalar oluşturulsa da, belki inşaatların kaba bölümlerinde yani temel, kalıp, demir bağlama ve beton işlerinde mevzuata ve kurallara göre uyulup yapılıyor olabilir. Ancak, depremin vereceği kaba inşaat hasarları dışında, projelerde ve ince işlerde yine yolsuzluklar yapılıyor. Şu anda benim oturduğum bina 2013 yılı yapımı, merkezi sisteme tabi ama binada ne ısı pay ölçer, ne de kalorimetre var. Daire peteklerin tamamı, daire sahiplerince yaptırılmış, hiçbir dairede ve hiçbir petekte termostatlı vanalar yok. Yakıt aditalarını salma usulü ile ödüyoruz. Bu işin kanunu var, niye uygulamıyorlar? Ben ne bu devlete, ne müteahhide, ne işçisine, ne belediyelere, ne ilgili bakanlığına ve ne de yapı denetim bürolarına inanmıyorum. İnşaatlarda tek dikkat edilen bir şey var, o da; temel, kalıp, demir ve beton. Bu işler mevzuata uygun olarak yapılmaya çalışılıyor, gerisi boş.

    Sizin inşaatınızın fotoğrafını da gördüm. Güzel bir projeye benziyor. Bağımsız bölümlerin duvarlarını neden tuğla ile örüyorsunuz? Dış cephe sıva ya da kaplaması dökülüp duvar açığa çıktığında, eğer önlem de alınmazsa, tuğla yağmura dayanıklı değil, hemen eriyiveriyor. Briket malzeme ile örülmüş olsaydı, hem dış cephe kaplaması daha kolay yapılırdı, hem de sıvası dökülen yerlerdeki tuğlanın erimesinin önüne geçilmiş olurdu.

    İnşaatınızın müteahhidi kimdir? her şeyini siz mi takip ediyorsunuz? İnşAllah en kısa zamanda inşaat tamamlanır ve oturmak nasip olur. Proje de çok önemli. İki komşu dairenin sırt sırta gelen komşu bölmelerinde mutfak mutfağa, yatak odası yatak odasına denk gelsin. Birinin yatak odası, diğerinin mutfağı oluyor. Mutfaklar bitişik odaya o kadar çok gürültü veriyor ki, uyumak ne mümkün. Bunlar inşaat işlerinde çok önemli konulardır. Ses yalıtımı yapıyoruz diyorlar ama, asla inanmıyorum. Altıncı katta yapılan bir tadilat gürültüsü, sanki hemen bir üst kattaki daireden geliyormuş gibi hissediyorsun. Oysa gürültü 6. katta, sen ikinci kattasın. Duvarlar saz teli gibi gürültüyü olduğu gibi binanın tamamına aksettiriyor.
    Biraz fazla yazdık. Sürç-ü lisan olduysa ve başınızı ağrıttıysam affola. Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizin de söylediğiniz gibi 99 öncesi binalarda daha çok hasar oluşuyor. İnce işçiliğe gelince "yolsuzluk" kelimesi biraz ağır kaçar Recep Bey, çünkü müteahhit ne kadar harcama yaparsa binanın maliyeti artar bu da satış fiyatına yansır. Fiyat arttıkça da müşteri potansiyeli düşer çünkü insanlar yeter ki evim olsun diyerek işçiliğe çok dikkat etmeden ev sahibi olmak ister ve birkaç sene sonra ev de sorunlar başlar. Yani aynı özellikte olup daha ucuzu hangisiyse insanlar ona yönelir oysa ki diğer binanın işçiliği ve malzeme kullanımı daha iyi olduğu için fiyatı da daha yüksektir. Bunda da dediğiniz gibi kaba inşaat dişında ince işçiliğin bir denetimi yoktur yani müteahhit 500 liralıkta kapı yakabilir bin liralıkta, bu da satış fiyatına yansır:)
      Tuğlaya gelince, şuan tuğla dışında bazı inşaatlarda ytong tercih ediliyor fakat dış mantolama yapılacağı için çok da sorun olmaz hem tuğla o kadar da kalitesiz bir malzeme değil:)
      İnşaatın müteahhitliğini de işçiliğini de kendimiz yapıyoruz kendi arsamız, giriş kata babamlar yerleşti orta kat benim üst kat da abimin. İnş bize de oturmak nasip olur.
      Teşekkür ederim değerli yorumunuz ve iyi dilekleriniz için:)

      Sil

Tema resimleri epicurean tarafından tasarlanmıştır