EVLİLİK ÜZERİNE
Çağımızda hızlıca artan, yeni evli çiftlerin boşanma hikayelerini çevremizden olmasa bile haberler vasıtasıyla öğreniyoruz. Hatta neredeyse yıl içinde boşanmaların evliliklerden daha fazla olduğunu da. Artık yeni mi denir eski mi denir bilemedim ama bende kısa zaman önce 30 lu yaşlara girmiş, 2 çocuk babası, 5 yıllık evli biriyim.
Ne yazık ki çokça duyduğumuz boşanma haberlerinin, illa ki bir hikayesi var. Herkesin kendine göre bir nedeni, kendini haklı çıkaracak sebepleri var. Boşanmalara asıl sebep, en başında yapılan yanlışlar silsilesinin “Nasıl olsa evlendikten sonra hallederiz” mantığıyla bir kenara itilmesi bence.

Bende, çokça duyduğum ve üzüldüğün bu konuda birşeyler paylaşmak, tecrübelerimi anlatmak, bu yola girecek arkadaşlara karınca kararınca bir yol göstermek adına bu yazıyı kaleme aldım.

Evlilik potasına girdiğimizde duyduğumuz şeylerden ilkidir belki de;
Aşk evliliği mi?, 
Mantık evliliği mi?
Bence mutlu bir evlilikte her ikisinin de olması gerekiyor. Aşk olmayan bir evlilik, zorunlu birşeyi yerine getirme gerekliliği oluşturur kanımca. Mantıklı düşünülmeden aşk sarhoşluğu ile yapılan bir evlilikte, hayat şartları ve sorumluluk yükü karşısında dallanıp budaklanan sorunlar çıkarır bir müddet sonra karşınıza. Çünkü bir yuva kurmanın sorumluluğunu ancak içine girdikten sonra kavrayabilirsiniz. O ana kadar kafanızda kurduğunuz toz pembe hayaller, mutlu bir evliliğiniz yoksa bir rüya olarak kalır sadece.

Hiç kimse evlenirken “Ben bi tecrübe edineyim, bir müddet sonra boşanır, daha sağlam bir evlilik yaparım” mantığıyla evlenmez. Aksine, ömür boyu mutlu olacağı, onunla yaşlanacak, kendisinden önce vefat etmesini istemeyeceği bir eşle evlenmek için bu yola çıkar. Bunun için de çok iyi düşünüp, çok iyi tanımak gerekiyor. Açıkçası aynı yastığa baş koyana kadar eşler birbirini tamamen tanıyamaz. Çünkü o ana kadar herşey bir masal içinde yaşanır. Aynı yastığa baş koyunca masal biter gerçekler başlar. Bu yüzden flört evresinde öğrenebildiğiniz kadar tüm özelliklerini ve düşüncelerini öğrenmelisiniz müstakbel eşinizin.

Aşk dolu bir birlikteliği taçlandırmadan önce “mantık” kısmında şu konuları da bir süzgeçten geçirmek gerekir müstakbel eşle ilgili;
1. Aile yapısı
2. Dini görüşü
3. Eğitim durumu
4. Sosyal çevresi
5. Ekonomik durumu
6. Karar alabilme ve uygulayabilme gücü
7. Katlanabilme/Baş edebilme direnci
8. Sabır/Sinir direnci
9. Görmeme (görmezden gelme) yetisi
10. Alttan alma özelliği
11. Hoşgörülü olması
12. Sahiplenme gücü
13. Hitap şekli
Başka eklemelerde yapılabilir, benim şuan aklıma gelenler bunlar. 

İki taraf da evlilik yolunda emin adımlarla gidiyorsa, (hareketler, konuşmalar ve davranışlar bir ipucu verir illaki) sırasıyla evlilik teklifi, aile tanışmaları, isteme, söz, nişan, kına gecesi ve nihayetinde düğün yapılarak yuva kurulur. Bu süreçler bazen o kadar zor geçer ki, düğün gününe kadar Allah gelin ve damada sabır versin. Ülkemiz renkleriyle ve kültürüyle ayrı bir güzel. Her bölgenin, her yörenin ayrı bir kültürü var. Yuva kurmak içinde yazılı olmayan, her yöreye göre değişkenlik gösteren çeşitli kurallar ve istenen şeyler vardır. Evlilik yoluna çıkan insanlara maddi/manevi yardımcı olabilmek, onları gönül rahatlığıyla mutlu ve huzurlu bir yuva kurmalarına vesile olabilmektir aslında amaç. Eminim bu doğrultuda da evlilikler yapılıyordur. Fakat gördüğüm ve duyduğum kadarıyla birçok yerde, insanlar sanki, çiftler mutlu olmasın, dünyalık şeyler uğruna araları bozuk olsun diye kendi uydurma kurallarını şart koşarak bu güzel yolculuğu zora sokuyorlar. “Adet” adı altında karşımıza çıkan bu benimseyiş zamanla insanların kendi yorumlarına göre farklılaştırılarak birçok çiftin daha yuva kuramadan ayrılmasına sebep olmuştur ve hâlâ olmaktadır. Erkek olduğum için söylemiyorum, (-ki eşimde bana bu konuda hak verir) bu süreçte en çok hırpalanan (maddi olarak zaten hırpalanıyor da burda kastettiğim manevi hırpalanma) kişi damat oluyor. Çünkü hem müstakbel eşini, hem eşinin ailesini hem de kendi ailesini bir dengede tutmak zorunda. Bu aşamalarda bir tarafın söyleyeceği bir söz, yapacağı bir hareket karşı tarafta farklı algılanıp olumsuz bir durum oluşmasına sebebiyet verebilir, özellikle çiftler farklı bölgelerden ise. Bu yüzden istemeyle düğün arasını çok uzun tutmamakta fayda var. 

Bu süreçte asıl sorumluluk aile büyüklerine düşüyor ama artık toplum baskısından mıdır, akrabalara nispet yapmak için midir bilinmez özellikle alışveriş (altın, kıyafet, mobilya, beyaz eşya, ev gereçleri) aşamasında sorunlar çokça yaşanmakta. İstenmeyen olaylar yaşandığında ise ya ayrılık ya da husumet oluşuyor ve yuvanın temeli daha en başında sağlam bir darbe alıyor. Oysa amaç, bu yola baş koyan çiftleri mutlu bir şekilde evlerine girene kadar desteklemek olmalı. İstenmeyen olaylar yaşandıktan sonra, “Siz yeter ki mutlu olun, altınmış, eşyaymış, mobilyaymış bunların bir önemi yok” söylemini de çokça duyacağınızdan emin olabilirsiniz.

Gelelim artık mutlu yuvanın başlangıcına. Yorucu bir maratondan sonra kendi evine adım atmanın heyecanı bir başka. Herşey iyi veya kötü geride kaldı, bundan sonrasını şekillendirmek ve yönlendirmek artık sizin elinizde.

Yapacağınız ilk iş geçmişi ve geleceği düşünmeden kafanızı dağıtmak ve artık yeni bir hayata başlangıç yapmak için güzel bir balayına çıkmak olsun. Bunu yapamıyorsanız da en azından birkaç günü sadece kendinize ayırın ve güzelce kafanızı toplayın.

Yazımın başında da belirtmiştim, aynı yastığa baş koyana kadar çiftlerin birbirini tam manasıyla tanıdığını söylemesi doğru olmaz. Zamanla birbirinizin yeni özelliklerini görüp farklı huylarınız olduğunu göreceksiniz. Bu birazda evlenmiş olmanın verdiği rahatlamadan kaynaklanan birşeydir. Çünkü yanlış anlaşılabilecek bir hareket veya söylemde bulunursam onu kaybederim güdüsü  bir nevi azalmıştır. Bu demek değil ki her türlü söylem ve hareket artık serbest. Herkes evliliğin verdiği olgunlukla hareket etmez, kendi bildiğini okursa o evlilik fazla uzun sürmez. Nitekim boşanmaların asıl nedeni de bu olsa gerek.

Evlilikte, aşkın, sevginin yanında en önemli etken maddiyattır. Bu yük öncelikle erkeğin, şartlara ve duruma göre de kadının görevidir. Aile içindeki sorumluluklar ve görevler, çiftin yaşam şartları, kariyer planlaması ve evin düzenine göre değişkenlik gösterebilir. Önemli olan iki tarafında alınan kararlarda hemfikir olmasıdır. 

Önemli hususlardan biri de dediğim dedik tavrından uzak durulması. Herkes birbirine saygı göstermeli, ortak bir yol bulunarak çareler üretilmelidir. Bazı zamanlar istemiyor olsanız bile eşinizin isteğine uymalı onun dediğini yapmalısınız. 

Aileyi ayakta tutan en önemli bağlardan biri de çocuktur. Zaten evlendikten sonra aile büyüklerinden bu yönde söylemler duymaya hazır olmalısınız. İki çocuk babası olarak bu konuda ki düşüncem çok acele edilmemesi yönünde. Önce kendinizi iyice bir tanıyın, gezebildiğiniz kadar gezin ve gerçekten hazır hissediyorsanız çocuk yapmaya karar verin. Plan dışı birşey olursa bu da Allah’ın takdiri, artık bu duruma göre düzeninizi oluşturmanız gerekiyor. Hamilelikten itibaren başlayan bu tatlı süreç artık hayatınıza yön veren en önemli etkenlerden biri olacaktır. Allah isteyen herkese bu güzel duyguyu yaşamayı nasip etsin. Bir tavsiye olarak da çocuklarınız arasında en az 3 yaş fark olması hem onların gelişimi hem de annenin rahat bir şekilde çocuklarına bakabilmesine imkan verecektir. Bizim çocuklarımızın biri 2,5 yaşında diğeri de 6 aylık. Özellikle eşim için bazı günler çok zor geçiyor. Büyüğü birşeyler öğrenme evresinde, sürekli ilgi istiyor ve kardeşini çok kıskanıyor. Küçüğü de malum küçücük bebek. Bunları görünce anneliğin gerçekten çok kutsal bir meslek olduğunu iyice anlıyorsunuz. Hem onların büyümesi ve gelişimi içinde bu gözardı edilmemesi gereken bir konu aslında.
Sonuç olarak herşey sizde başlıyor ve sizde bitiyor. Burada anlattığım birçok şey maddiyatla ilgili, herkeste bunun farkındadır. Özellikle evlilik aşaması hem maddiyat hem de sabır gerektiren bir süreç. Durumu iyi olmayan çiftler için de aile büyüklerinin devreye girerek orta yolu bulmaları sağlanmalı, ileride, evlenen çiftleri maddi olarak zor durumda bırakacak borçlar oluşturulmalı. Evlendikten sonra da tek yapmanız gereken fevri kararlar almamak ve eşinizin görüşlerine de saygı duyarak orta yolu bulmaktan geçiyor. Belki hoşlanmayacağınız birşey yapmış olacaksınız ama eşinizin mutlu olduğunu görmek sizi rahatlatacaktır. Bana soracak olursanız “Siz hep mi böylesiniz, hiç sorun yaşamadınız mı” diye tabi ki bizimde tartıştığımız, anlaşamadığımız, birbirimizi kırdığımız anlar oldu. Ama inanın ertesi güne aksettirmedik. Haklı haksız davası yapmadan ya eşim ya da ben bir adım atarak aramızdaki tatsızlığı giderdik hep bu güne kadar. Bırakın birbirimize karşı fiziki şiddet uygulamayı, kötü bir söz dahi kullandığımızı hatırlamıyorum. Hâlâ etkileri devam eden, maddi ve manevi olarak çok zor günler geçirdik. Bu süreçte birbirimize o kadar sıkı sarıldık ki, çevremizden destek görmesek bile bu zor günleri hayırlısı ile atlatacağımıza inandık/inanıyoruz. Alt katımızdaki yeni evli çiftin neredeyse her gün kavgalarını işittiğimde, çevremdeki birçok olumsuz evlilik tecrübelerini duyduğumda, böyle bir eş nasip ettiği için Allah’a ne kadar şükretsem az. 
Düşüncelerimi sadece erkekler için değil, iki tarafıda  göze alarak belirtmeye çalıştım. Allah herkese gönlüne göre, ömür boyu mutlu olabileceği bir eş nasip etsin. 

16 yorum:

  1. Teşekkür ederiz . Bizler için gayet açıklayıcı ve faydalı bir paylaşım.
    Allah mutluluğunuzu daim etsin

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amin, iyi dilekleriniz için tşk ederim. Allah herkese mutlu yuva kurmayı nasip etsin

      Sil
  2. Süper! Bayıldım yazınıza ve çocuklarınıza tabi ki maşallah (: Beraberce, uzun ve sağlıklı ömürler dilerim size ve ailenize...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazımı beğenmenize sevindim. Tşkler iyi dilekleriniz için

      Sil
  3. müstakbel eş için 13 maddelik mantık süzgecinizdee güzemiş aslındaa,..emeğinizee sağlık...😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kimse dört dörtlük değil, hatalar ve yanlışlar illaki oluyor. Amaç bunları minumuma indirmek. Tşk ederim.

      Sil
  4. Önemli bir konuya değinmişsiniz. Toplumların bel kemiğidir aile. Teşekkürler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben tşk ederim, dediğiniz gibi aile herşey demektir.

      Sil
  5. Evlenen kişiler, kendi evliliklerinin diğerlerine benzemeyeceğini, en iyisi olacaklarını düşünürler. Zamanla çok da farkları olmadığını kanıksamaya çalışırlar. bir sonraki aşama savaşa davet ve zafeeer. Kim kazandıysa artık, eğer bir kazanan varsa tabii ki. şaka bir yana güzel bir özet çıkarmışsınız. Mutluluğunuzun devamını içtenlikle dilerim. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgi ve saygı. Asıl yapı taşları bunlar ama sizinde dediğiniz gibi bir müddet sonra üstünlük savaşı patlak variyor birçok evlilikte. Çok teşekkür ederim güzel dileğiniz için:)

      Sil
  6. çok anlamlı bir yazı olmuş. kendi tecrübelerinizden bahsetmeniz çok iyi. Allah daha da hayırlı bir aile eylesin sizi :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim iyi dilekleriniz için, birilerine faydamız olursa ne mutlu bize:) Allah herkese mutlu bir yuva kurmayı nasip etsin

      Sil
  7. Özellikle damatların taşıdığı ağır sorumluluk konusunda size hak vermemek elde değil. Maalesef ben de bu tarz bir ailede yetiştim. Babamın annem ve kendi anne/babası arasındaki köprü oluşturma çabaları olumsuzlukla sonuçlanmıştı. Temel olarak kültür farkından diyebilirim bu sebebe. Aynı durumu ailemin birçok erkek üyesinde gördüm. Keşke insanlar biraz daha karşısındakine anlayışlı olabilse.

    Sizin evliliğiniz dediğiniz gibi kusurları olsa bile şanslı bir evlilik. Allah aranızı her daim mutlu eylesin ve çocuklarınız sizlerle beraber sağlıklı bir şekilde büyüsünler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef birçok ailede var bu anlattığınız durum keşke hiç kırgınlıklar olmasa ama işte herkesin farklı bir penceresi var.
      Çok teşekkür ederim iyi dilekleriniz için:)

      Sil
  8. cok güzel bir yazı olmuş..
    evlilik..hayatın bana vermediği nimetlerden biri olarak kaldı kaderin sayfalarında..herseyin hayırlısı demekten baska yol görünmüyor..eskisi gibi evliliklerin uzun yıllar sürmesi de toplumsal bir temenni..yapboz tahtası gibi olmayacak bir iş ,boşanma..olan cocuklara oluyor ne yazık ki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, bahtınız ve kaderiniz açık olsun. Sizin de dediğiniz gibi herşeyde vardır bir hayır

      Sil

Tema resimleri epicurean tarafından tasarlanmıştır